Kalp veya kalp kapağı dokusunda anormal büyümeler kalp tümörü olarak nitelendirilir. Kalbin kendi dokusundan kaynaklanan tümörler aslında sık rastlanan bir durum değildir. Başka organlarda meydana gelen kanserin kalbe sıçraması yani metastaz sonucu kalpte oluşan tümörler ile kalbin direkt kendi dokusundan meydana gelen kitleler farklıdır. Metastaz sonucu oluşan tümörlere, 20 ila 40 kat daha sık rastlanır. En sık akciğer kanseri, lenfoma, lösemi, meme ve yemek borusu kanserlerinde kalbe metastaz görülür. Kalpte en sık, kalbin etrafındaki perikard zarında tutulum meydana gelir. Daha sonra da kalp kası olan myokard’da yayılıma rastlanabilir. Bazen melanom, nadiren de olsa yumuşak doku kanserleri olan sarkomlar, kalp kasına kan yoluyla yayılabilir.

Kalp tümörlerinde en sık belirti kalp kesesinde aşırı sıvı birikmesi yani perikardiyak efüzyondur. Kalbin içinde oluşan ve kalp ile sınırlı kalan tümörler birincil tümörlerdir. Vücudun başka bir bölgesinde başlayıp kalbe sıçrayan tümörler ise ikincil tümörlerdir. Tümörlerin küçük bir parçası kana karışıp kan dolaşımına girerek vücudun bir başka bölgesindeki küçük damarlarda tıkanmaya sebep olabilir. Kalp yetmezliği, bacaklarda şişlik, nefes darlığı, yorgunluk, çarpıntı, senkop (bayılma), baş dönmesi, düşük tansiyon, ateş, eklem ağrısı, deride küçük kırmızı lekeler, en sık belirtilerdir.

Birincil kalp tümörlerinin teşhisi daha zordur. Çünkü nadir görülür ve belirtileri de diğer kalp hastalıklarının belirtileriyle karıştırılabilir. Kalp tümörleri daha çok, hastanın nefes darlığı gibi şikayetleri araştırılırken teşhis edilir. Ekokardiyografi, bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MR), biyopsi gibi yöntemlerle kesin teşhis konur.

Kalp tümörlerine yol açan birincil veya ikincil patolojiler ise şunlardır:
Mezotelyoma: Asbest maruziyeti ile oluşur.
Lenfoma: Kan kanseri türlerindendir.
Leiomiyosarkom: Kalpte düz kas hücrelerinden kaynak alan kötü huylu tümörlerdir.
Osteosarkom: Kemik üreten hücre içeren heterojen grupta kötü huylu bir tümördür.
Rabdomiyosarkom: Kalp kaslarının kötü huylu tümörüdür.
Anjiosarkom: Damarların iç yüzünü döşeyen hücrelerden kaynaklanan kalp tümörleridir.
Paraganglioma: Kalbin tabanında vagus sinirinin dağılım alanında yerleşen tümör türüdür.
Papiller fibroelastom: Kalp kapaklarında en sık rastlanan tümörlerdir.
Hemanjiom: Damarsal tümörlerdir.
Fibroma: Yenidoğan ve çocuklarda sıktır. Yarık damak, dudak ve hidrosefali gibi gelişimsel bozukluklarla birliktedir.
Rabdomiyoma: Çizgili kastan kaynaklanan tümörlerdir. Yenidoğan ve çocuklarda en sık görülen türdür.
Lipom: İkinci en sık görülen iyi huylu kalp tümörleridir. Yağ dokusu birikimleridir ve çok farklı yaş gruplarında görülebilirler.
Miksoma: Büyük çoğunluğu erişkinlerde (40-70 yaş arası) ortaya çıkar. İyi huylu tümörlerdir. Nadiren kötü huylu olabilirler.

Kalp Tümörü tedavisinde robotik kalp cerrahisinin avantajları:

Açık kalp cerrahisi ile kalp tümörlerinin tedavisi eskiden beri yapılagelmektedir. Ancak iman tahtasının ve cilt dokusuna yapılan oldukça büyük bir kesi hem kozmetik olarak hastaları rahatsız etmekte hem de yara iyileşmesinin 30 günü bulması ve ağrı gibi şikayetlerinde olaya eşlik etmesi nedeni ile hem hastalar hem de kalp cerrahları yeni tekniklerin arayışı içine girmişlerdir.

Robotik cerrahinin kullanıma girmesi ile birlikte kalp tümörlerinin kalbin içinden ve kalp zarı üzerinden çıkarılma işlemi oldukça kolay ve zahmetsiz bir işlem olduğu için son zamanlarda tercih edilen bir yöntem olmuştur. Küçük kesi sayesinde daha az kan kaybı, daha az ağrı, daha kısa yoğun bakım süreci ve hastanede kalma süresi, diğer avantajları arasında. Hastalar 5-10 günde normal hayatlarına dönebiliyor. Hatta ameliyattan sonra evine kendi aracını kullanarak gidebilecek konumda bile olabiliyor. Hasta açık cerrahiye kıyasla daha hızlı iyileştiği için robotik ameliyatın başka bir avantajı da psikolojik olarak da daha hızlı toparlanıyor olması. Özellikle bayan hastalarımızın kozmetiği ön plana çıkardığı bu operasyonlarda robotik cerrahinin en can alıcı özelliği; hasta hem görsel olarak olumsuz etkilenmiyor ve istediği kıyafeti giyebiliyor hem de sonraki hayatında sürekli olarak bu ameliyat izinin göğüs altında kalması nedeni ile yara izini görmediği için ameliyatı hatırlamaması psikolojisini de olumlu yönde etkiliyor.